23 Mayıs 2014 Cuma


COĞRAFİ TERİMLER SÖZLÜĞÜ

A

Ablasyon: Buzulların eridiği ve buharlaştığı saha.

Ada: Dört tarafı sularla çevrili kara parçası.

Adacık: Çok küçük ada. Üzerinde devamlı yerleşme bulunmayan ada.

Adyabatik: Hava kütlesiyle çevrilen sıcaklık alışverişi olmadan, hava kütlesinin ısınması veya soğuması.

Afel: Günöte. Güneş etrafında dönen bir uzay nesnesinin güneşe en uzak olduğu noktaya verilen ad.

Afotik Bölge: Işığın nüfuz etmediği göl ve denizlerdeki bölge.

Aglomera: Yanardağ püskürme maddeleri veya tortul parçalardan bileşik çimentolu konklomeralara verilen addır.

Akarsu Sekisi: Bir akarsu yatağının her iki yakasında ve bugünkü yatağa göre daha yüksekte bulunan basamak biçimindeki eski vadi taban dolguları.

Akım(Debi): Bir akarsuyun belli bir kesiminde geçirdiği su miktarı. Akarsuyun, yıl boyunca taşıdığı su miktarı.

Aklan: Bir ülke veya bölgenin, denize doğru genel eğimi.

Alokton: Yer hareketleriyle oluştuğu yerden başka yerlere tşınmış çeşitli kayaçlar.

Alpin Bitki: Ağaç yetişme sınırının üstündeki nemli ortamlada yetişen otsu bitkilerdir.

Alüvyon: Akarsular tarafından  taşınan kil,kum,çakıl materyallerinin, suyun akış hızının azalması sonucu elverişli yerlere birikmesiyle meydana gelen tortular.

Amfibol: Kyaç yapıcı mineral grubu.

Ana Kaya: Ayrışma olaylarından etkilenmemiş yüzeyde veya toprak altında bulunan kesim.

Andezit: And dağlarında çok yaygın olduğu için Andezit adını almıştır.

Antisiklon(Yüksek Basınç): Hava basıncının 760 mm civa sütunundaki veya 1033 mb üzerindeki basınç durumu.

Atık: İnsan faaliyetleri sonucu oluşan ve çevreye atılan, organik ve inorganik maddeler.

Atmosfer: Havaküre. Dünya yüzeyini saran gaz kütlesi.

Avgit: Kayaç yapıcı mineraller grubu.

Ayrışma: Kimyasal reaksiyonların sonucu olarak yeni öinerallerin ve ürünlerin ortaya çıkmasına neden olan olay.

B

Bağıl Nem: Belli bir sıcaklıkta bir hava kütlesinde bulunan nem miktarının yüzde olarak ifadesi.

Barisfer: Ağırküre Taşkürenin en iç kısmı.

Barkan: Batı Türkistan çöllerinde at nalı şeklinde vaya hilal biçimindeki kumullara verilen ad.

Batolit: Yerkabuğuna sokulan asit magmanın oluşturduğu çoğunlukla kubbe biçiminde büyük kütle.

Bazalt: Yeryüzünün hemen her tarafında çok rastlanan, ağır ve koyu renkli bir lav kayacıdır.

Beşeri Coğrafya: İnsan eseri çevreyi inceleyen coğrafya ilmi anabilim dalı. Nüfus, yerleşme, ekonomik faaliyetler başlıca bilim alanlarıdır.

Birikinti Konisi: Dağlardan gelen akarsu ve sellerin taşıdığı malzemenin dağın eteğindeki düzlüklere yığılmasıyla oluşan koni.

Biyom: En büyük tür topluluğu.

Biyosfer: Canlılar küresi. Dünya ekosistemi.

Botanik: Bitki bilimi.

Boylam: Kutupları birbirine birleştiren ve başlangıç meridyenine göre derece dakika ve saniye cinsinden ifade edilen çember.

Bulut: Yerkabuğu yüzeyi ile temas durumunda olamayan havakürede asılı halde bulunan, su damlacıkları ve buz kristalleri topluluğu.

Buzul: Kristalleşmiş buz kütlesi.

Bük: Akarsu kıyılarında verimli tarlalar. 2) Çalılık, sazlık yada sık ormanlık alan. 3) Düz ve büyük toprak ünitesi.

 

C

Camsı Yapı: Volkanizma esnasında lavların çok süratli bir şekilde soğuması dolayısıyla kristalleşmeye olanak olmaması sonucunda oluşan mikroskopla bakıldığında akıntı izleri görülen yapı.

Cezir: Gel-git.

Coğrafi: Coğrafya ile ilgili.

Coğrafi Bölge: Taşıdığı belirli Coğrafi özellikleri ile çevresinden ayrılan , kendi içinde benzerlik gösteren en geniş coğrafi birimdir.

Coğrafi Bölüm: Bir coğrafi bölge içinde doğal koşullar, sosyal ve ekonomik özellikler bakımından farklılık gösteren küçük birimlerdir.

Coğrafi Konum : Yeryüzündeki herhangi bir alanın bulunduğu yere, o alanın coğrafi konumu denir.Coğrafi konum, matematiksel konum, özel konum olarak iki şekilde ifade edilir.

Coğrafya: Yeryüzünün doğal ve beşeri görünümünü araştıran, inceleyen ve açıklayan bilim.

Cosmos: Kozmos, kainat , evren, sistem, uzay.

Cüruf: Dışık. Kömürler veya metalik madenlerin işlenmesi sonucu arta kalan posa.

 

Ç

Çağlayan: Bir akarsu yatağında suyun yüksekten döküldüğü yer.

Çakıltaşı: Genelde yuvarlak akarsu çakıllarının doğal bir çimento maddesi yardımıyla yapışması sonucu oluşur.

Çakmaktaşı: Kahverengi veya siyah renkli bir kuarsit olup, tebeşirli ve marnlı kalkerler içinde sıkça rastalanır. Yumrular biçiminde bulunanlara, cort denir.

Çay: Irmaktan küçük, dereden büyük olan akarsu.

Çekirdek: Dünya’nın yoğunluk ve ağırlık bakımından en ağır elementlerin bulunduğu bölümüdür.

Çığ: Yüksek dağların dik yamaçlarının bir yerinden koparak yuvarlanmaya başlayan yuvarlandıkça da büyüyen kar yığınları.

Çisenti: Çok ince damlacıklardan oluşan şiddeti çok az olan yağmur.

Çiy: Hava neminin , akşam veya gece serinliği ile çayır-çimen, yapraklar ve açıkta bırakılan eşyalar üzerinde su damlacıkları biçiminde yoğuşması.

Çizgi Ölçek: Haritalardaki küçültme oranını çizgi grafiği üzerinde gösteren ölçek türüdür.Kesir ölçeğe göre düzenlenir ve santimetrenin üstündeki tüm uzunluk birimleri kullanılır.

Çizgisel Hız: Dairesel hareket yapan Dünya üzerindeki bir noktanın birim zamanda eksen üzerindeki yer değiştirme hızıdır.

Çökme Dolini: Yeraltında bulunan mağara sistemlerinin tavanlarının incelerek çökmesi ile oluşan karstik şekilleridir.

Çöl: Yıllık ortalama yağış miktarının çok az olduğu günlük sıcaklık genliğinin fazla olduğu, bitki örtüsü yönünden son derece zayıf, kurak sahalar.

Çözülme: Kayaların fiziksel ve özellikle kimyasal yollardan ayrışması.

D

Dalga: Su kütlesinin , ardışık yükselme ve alçalması biçiminde beliren salınım hareketi.

Dalyan: Deniz, göl ve ırmaklarda kıyılara yakın yerlerde ağ ve kazıklarla oluşturulan, büyük balık avlama kapanları.

Damtaşı: Arduvaz, Kayağan taşı. Kilin başkalaşımı sonucu oluşmuş, yaprak yaprak, tabaka tabaka sökülebilen ve bu nedenlerle de çatı örtü gerece kullanılabilen kayaç.

Debi: Akım.

Deflasyon: Rüzgarın aşındırıp savurması.

Delta: Akarsuların, deniz ve göllere ulaştıkları ağız çevresinde çökelttikleri, genellikle üçgen biçimli alüvyal çökelti.

Denüdasyon: Doğal erozyon.

Deprem: Yer sarsıntısı.

Dere: Çaydan küçük, suyu az, boyu kısa olan akarsular.

 Detritik Maddeler: Sedimenter maddelerden olan kuvars tanecikleri, mika pulcukları ve kil parçacıkları.

Dışık: Ergitilmekte olan bir metal sıvının yüzeyinde toplanan kabarcıklı madde.

Dilatasyon: Genleşme.

Diskordans: Bir tabaka sisteminin diğer tabaka üzerinde uyumsuz olarak oturduğu yüzey.

Diverjans: Hava kütlelerinin merkezden çevreye doğru yayılması.

Diyorit: Birbirinden gözle kolayca ayrılabilen açık ve koyu renkli minerallerden oluşan iç püskürük bir taştır.

Doğal Bitki Örtüsü: İklim şartlarına göre, kendiliğinden yetişen bitkilerin oluşturduğu örtüye doğal bitki örtüsü denir.

Dolin : Kalker platolar üzerinde görülen. Oval şekilli erime çukurluklarıdır.Genellikle derinlikleri az, genişlikleri fazladır.

Dolu: Küremsi şekillerde oluşmuş saydam buz parçacıkları. Bir yağış şekli olup, genellikle yazları görülür.

Donma: Suyun sıvı durumundan katı duruma geçmesi.

Doruk: Dağın en yüksek yerine verilen addır.

Drenaj: Suyun akıtılması, kurutulması.

Dünya: Bugünkü bilgilerimize göre, canlı hayatı olan ve üzerinde insan yaşayan Güneş sistemi gök adası gezegeni.

 

E

Ekinoks: Gündüz-gece eşitliği.

Ekliptik: Dünyanın güneşin etrafında dönerken gökküre üzerinde çizdiği yörünge.Ekliptik Düzlemi ise, bu yörüngeden geçen düzlem olup dünyanın yörünge düzlemine uyar.

Ekoloji: İnsan ve diğer canlıların, birbirleri ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim alanı.

Ekosistem: Yaşama birliği. Birbiriyle ilişkili canlı ve cansız ögelerden oluşan ve ögeler arasında madde ve enerji dolaşımı ile kendisini besleyebilen işlevsel mekan bilimi.

Ekvator: Dünyanın ekseninden dik olarak geçtiği kabul edilen en büyük daire.

Endemik Bitki: Doğal olarak belli bir bölge veya yere özgü bitki.Geçmişte daha geniş alanlara yayıldığı halde, ya iklim değişmeleri,ya da antropojen nedenlerle, bugün dar bir sahada görülen bitki soyu. Ya da bir sahada yeni yeni ortaya çıkan bitki türleri. Bunun, endemizm diye  tanımlandığı da olur. Endemik bitkiler bir sahada olup dünyanın başka bir yerinde görülmez.

Enlem: Yerkürenin herhangi bir noktasından ekvator dairesine paralel olarak geçen çember.

Epirojenez: Karaların toptan alçalması ya da yükselmesi olayıdır.

Erg: Çöl topografyasında, kumullarla örtülü geniş kum örtüleri.

Erozyon: Toprak örtüsünün, akarsuların, rüzgarların ve buzulların etkisiyle aşındırılması ve süpürülmesine denir.

Erüpsiyon: Volkanik patlama, püskürme,indifa.

Etezyen: Yazın Balkanlardaki yüksek basınç sahasında Sahra üzerindeki alçak basınç sahasına doğru kuzeybatıdan esen serin rüzgar.

Etimoloji: Kelime kökü ilmi. Köken ilmi.

 

F

Fakolit: Kıvrımlı bir bölgede lavların, kıvrılmış tabakalar arasına girerek orada katılaşıp kalması.

Falez: Kıyılarda dalgaların aşındırması ile oluşmuş diklik.

Fauna: Bir bölgede yaşayan hayvan topluluğu.

Fay: Kırık kayaç kütleleri veya katmanların, bir kırılma düzlemi boyunca yerlerinden kayması.

Filat: Kiltaşının yüksek sıcaklık ve basınç altında değişime uğraması yani metamorfize olması sonucu oluşur.

Fitocoğrafya: Bitki coğrafyası.

Fiyort: Deniz kenarında açılmış glasyel vadilerin denizle iştigal etmesi ile oluşmuş U şeklinde koy veya körfez.

Fiziki Coğrafya: Doğal çevre bileşenlerini ve olaylarını inceleyen coğrafya ilmi anabilim dalı.

Flora: Bir ortamdaki bitkilerin tümünün cins, familya ve türlerine göre sınıflandırılması.

Forland: Önbölge.

Fosil: Yerkabuğunu katmanları ve kayaçlar içinde taşlaşmış, jeolojik zamanlarda yaşamış bitki ve hayvan kalıntıları.

Fön Rüzgarı: Yüksek bir dağdan alçak sahalara doğru esen sıcak ve kuru rüzgar.

Fümeral: Yanardağdan gaz, su baharı ve dumanın çıkma safhası, yanardağ tütmesi.

 

G

Garig: Akdeniz Bölgesi’nde maki örtüsünün tahrip edildiği yerlerde, terk edilen alanlarda ve boş sahalarda yetişen bitki türü.

Geleğen:  Göle karışan akarsu.

Genlik: Suların kabarık ve çekik devrelerindeki su düzeyi farkı. Irmaklarda birkaç m olabilir. Okyanuslarda daha fazladır.

Geodezi: Yeryuvarlağının büyüklüğü, biçimi ile ilgilenen ölçme yoluyla haritaların dayandığı temelleri veren bilim dalı.

Gayzer: Sıcak su buharının belirli aralıklarla patlayarak çıktığı kaynaklar.

Gnays: Granitin yüksek sıcaklık ve basınç altında değişime uğraması yani metaformize olması sonucu oluşur.

Gök Ekseni: Dünya kutuplar yarıçaplarının sonsuza doğru uzatılması yoluyla oluşan eksen.

Gök: İçinde gök varlıklarının hareket halinde oldukları sonsuz boşluk, uzay, feza.

Göl: Kara içinde yer alan ve her tarafından kapalı olan çukurları doldurulmuş, belli bir derinlikteki su kütleleri.

Graben : Her iki taraftan falyanmış ve kırıklar boyunca çökmüş blok.

Granit: İç püskürük bir kayaçtır. Kuvars, mika ve feldspat mineralleri içerir.

 

H

Habitat: İnsan dışındaki canlıların, doğal olarak yaşadığı yerler.

Haliç: Plato kenarlarının akarsu ağızlarıyla beraber deniz baskısının uğraması sonucu oluşan dallı budaklı koylara denir.

Harita Anahtarı(Lejant): Haritada kullanılan özel işaretlerin ne anlama geldiğini gösteren bölümdür.

Harita Ölçeği: Harita üzerinde belli iki nokta arasındaki uzunluğun, yeryüzündeki aynı noktalar arasındaki uzunluğa oranıdır.

Hayvan Coğrafyası: Zoo coğrafya.

Heyelan : Toprağın, kayaçların ve tabakaların bulundukları yerlerden aşağı doğru kayması ya da düşmesine toprak kayması ve göçmesi denir.

Hidrograf: Bir akarsuyun belli bir kesiminde suyun yıl içinde veya belli bir zamandaki akım durumunu gösteren grafik.

Hidrografi: Sular bilimi.

Hidrosfer: Su küre.

Higrofil: Suyu seven bitki.

Hinterland: Ardbölge.

Hiposantr: Depremin merkezi.

Hipsografik Eğri: Yeryüzünün yükseklik ve derinlik basamaklarını gösteren eğridir.

Horizon: Fiziksel ve kimyasal yönden değişik olan toprak katı.

Horst: Grabenin karşıtı. Her iki tarafındaki faylar boyunca yükselmiş blok.

Humus: Topraktaki koyu kahverengi veya siyah renkli organik madde.

 

I

Ignimbirit: Yanardağ püskürmesi sonucu çıkan kül bulutlarının yığılmasıyla oluşmuş, yüksek oranda silis içeren kayaçlar.

Işık Yuvarı: Işıkküre, fotosfer (Güneşin dış küresi).

Işıma: Radyasyon. Yeryüzünün Güneş’ten aldığı enerjiyi atmosfere verme sürec.

 

İ

İçbuzul: Geniş sahaları boydan boya örten geniş buzul örtüler.

İçbükey: Konkav. İçe doğru bükülmüş yamaç.

İklim: Geniş bir bölge içinde ve uzun yıllar boyunca değişmeyen ortalama hava koşullarına iklim denir.

İltiva: Kıvrılma.

İnfilak: Patlama.

İnlandsis: Kutup bölgelerinde bulunan çok kalın ve çok geniş buzul örtüleri.

İnsolasyon: Güneşlenme.

İnterglasyal Dönem: Buzullar arası dönem.

İnterserpsiyon: Yağış sularının özellikle bitkilerin yaprak ve gövdesinde tutulması.

İrrasyonel: Sübjektif, bilim mantığı dışı.

İso: Eşit, aynı benzer.

İsobar: Eş basınç eğrisi.

İsobat: Eş derinlik eğrisi.

İsohips: Eş yükselti eğrisi.

İsonef: Eş bulutluluk eğrisi.

İsoseist: Eş sarsılma eğrisi.

İsoterm: Eş sıcaklık eğrisi.

İstep: Bozkır.

İyonosfer: Mor ötesi ışınlarının, molekülleri parçalayarak iyonlar haline getirdiği atmosfer katmanıdır.

İzohalin: Eş tuzluluk eğrisi.

İzostasi: Kabuk tabakasının yoğunluğu ve kalınlığına göre mantoya batması. Bu batma durumuna göre manto yüzeyinde bir denge oluşur.

 

J

Jama: Karstik bölgelerde yüzeye açılan ve alttaki bir mağara veya galeri sistemi ile bağlantısı olan genellikle huni şekilli, dar ve derin karstik kuyu.

Jeo: Yer, yeryuvarlığı, yerküre.

Jeoantiklinal: Derin deniz çanaklarında biriken tortulların kıvrılmasıyla deniz üzerinde beliren sırtlar.

Jeodezi: Yerölçme bilgisi.

Jeofizik: Dünyanın yapısı, bileşimi, oluşumu ile uğraşan mühendislik bilim alanı.

Jeoloji: Yer bilimi.

Jeomorfoloji: Yeryüzü şekilleri bilimi.

Jeotermal: Yerin derinliklerindeki kendi sıcaklığı.

Jips: Beyaz renkli, tırnaklarla çizilebilen kimyasal tortul bir kayaçtır.

Jüvenil Su: Kökeni magma olan ve magmadan çıkan su buharının yoğunlaşması ile oluşmuş su.

 

K

Kaldera: Çapı 1 km den fazla olabilen, çökme ya da patlama ile oluşmuş dairesel çukurluklar.

Genel olarak, volkanik koniler üzerinde yer alırlar.

Kalker: Deniz ve okyanus havzalarında, erimiş halde bulunan kirecin çökelmesi ve taşlaşması sonucu oluşan kayaçtır.

Kambriyen: Birinci jeolojik zaman öncesi kayaçlar. Bilinen en eski kayaçlar.

Karayel: Türkiye’ye kuzeybatıdan esen soğuk rüzgarlardır. Kışın kar yağışlarına, yazın sağanak yağışlara neden olur.

Kavkı: Fosil- kabuklar.

Kayaç: Kaya, taş.

Kayaçbilim: Petroloji.

Kaynak: Yer altı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıktığı, kaynadığı yer.

Kesir Ölçek: Haritalardaki küçültme oranını basit kesirle ifade eden ölçek türüdür.

Kırgıbayır: Yarı kurak iklim bölgelerinde, sel yarıntılarıyla dolu yamaçlara kırgıbayır denir.

Kıta Sahanlığı: Deniz seviyesinin altında, kıyı çizgisinden -200 m derine kadar inen bölüme kıta sahanlığı (şelf) denir.

Kıta: Denizlerin ortasında çok büyük birer ada gibi duran ana kara kütlelerine kıta denir.

Kom: Ekonomik faaliyetin büyük ölçüde hayvancılığa dayalı olduğu aileler veya kişiler tarafından oluşturulan geçici yerleşmelerdir.

Kominikasyon: İletişim, haberleşme.

Komplike: Karmaşık. Eleman ve işlemleri çok fazla.

Konveksiyonel Yağış: Isınan havanın yükselerek soğuması ile oluşan yağışlardır.

Koy: Denizin karaya doğru sokulduğu, körfezden daha küçük boyutlardaki girinti.

Körfez: Çok belirgin bir biçimde kara içlerine doğru sokulmuş, sahilleri kara içinde kalan deniz girintisi.

Krater: Bir volkan konisinin tepesinde yer alan, dik yamaçlarla çevrili çukur.

Kratojen: Yerkabuğunun hareketsiz, stabil üniteleri.

Kroki: Bir yerin kuşbakışı görünümünün ölçeksiz olarak düzleme aktarılmasıdır.

Kuars: En çok rastlanan kayaç yapıcı mineral.

Kuarsit: Başkalaşmış kuars tanelerinden oluşmuş kayaç.

Kumtaşı: Kum tanelerinin doğal bir çimento maddesi yardımıyla yapışması sonucu oluşan fiziksel tortul bir kayaçtır.

Kül Yağmuru: Püskürme bulutlarından meydana gelen kül çökelmesi.

 

L

Lagün: Denizle toprak altından ya da dar bir boğazdan bağlantılı olan, suyu tuzlu ya da acı olan göllerdir.

Lahar: Yanardağ yamacından akan çamurlu akıntı.

Lakolit: Asit magmanın kabuk tabaksına sokulması ile oluşan, batolitten küçük çoğunlukla kubbe biçimindeki intrüfiz kütle.

Lapya: Kalkerli yamaçlarda yağmur ve kar sularının yüzeyi eriterek açtıkları küçük oluklardır.

Laterit: Özellikle nemli iklimlerde yoğun yağışların ardından kayaçlardaki görece hafif mineral ve elementlerin aşınma ve çözünmeyle başka yerlere taşınmasından sonra geride kalan minerallerin oluşturduğu toprak türü.

Lav: Volkanlar veya yarıklardan yeryüzüne çıkmış magma.

Lığ: Akarsuların, yatakları boyunca taşkın devrelerinde kapladıkları alanlarda, deltalarda ve göl ya da deniz kıyılarında çökelttikleri kil, kum, çakıl, balçık gibi tortul maddeler.

Limnoloji: Göl bilimi.

Litosfer: Taş küre. Yer yuvarlağının kayaçlardan oluşan katı dış küresi.

Lös: Sarımsı renkte ve genellikle kum-kil karışımı depolar üzerinde oluşmuş topraklar.

Lumaşel: Kavkılı kayaç.

 

M

Maar: Volkanizma sırasındaki şiddetli gaz basıncına bağlı olarak yüryüzünde meydana gelmiş patlama kraterleridir.

Mağara: Su ile kolay çözünebilen kayaçların yeraltında yer altı sularının etkisiyle çözünmesi sonucu ortaya çıkan boşluk.

Mantarkaya: Kurak ve yarı kurak bölgelerde kayaların özellikle alt kısımlarının rüzgarlar tarafından aşındırılması ile oluşan şekillerdir.

Masif: Eski kıvrımlarla oluşmuş arazi parçası.

Med: Gel-git.

Memba Suyu: Kaynak suyu.

Memba: Kaynak.

Menderes: Bir akarsuyun az eğimli bölgelerde meydana getirdiği büklümler.

Mermer: Yapısında %50 den fazla kalsiyumkarbonat bulunan başkalaşmış sert kalker.

Mesa: Yatay tabakalı sahalardaki yüksek ve geniş düzlük.

Metalojeni: Maden yatakları ilmi.

Meteor: Gök cisimlerinin yeryüzüne düşen parçaları.

Mineral: Madencilik terimi olarak cevher demektir.

Moren: Buzul taşı. Buzulların sürükleyip yığdığı taş parçaları.

Mostra: Bir tabaka veya formasyonun topografya yüzeyi tarafından kesilen, ortaya çıkan bölümü.

 

N

Nap: Bir şaryajda, taban kompartımanı örten ve daha küçük kıvrım ve kırık şekilleri gösteren kompartımandır. Nap örtü anlamındadır.

Nek: Tıkaç. Volkan bacasının ağzını tıkayan lavın, volkan konisinin aşınması ile sütun şeklinde ortaya çıkması.

Nem: Su buharı.

Nemlilik: Yaklaşık havanın, belli bir sıcaklıkta taşıdığı nem miktarı.

 

O

Obruk: Özellikle kireç taşlarının çözülmesi ile meydana gelmiş doğal kuyu.

Obsidyen: Volkan camı. Lavın hızlı biçimde soğumasıyla oluşur.

Ojit: Yanardağ kütlelerinde bulunan ve feldspatla birlikte bazlatların temelini oluşturan mineral madde.

Oksidasyon: Bir cismin havadaki oksijenle birleşmesi, ıksitlenme.

Olivin: Sarımsı yeşil renkli, cam parıltılı, magnezyum ve demirli silikat.

Orojenez: Jeosenklinallerde biriken tortul tabakalrın kıvrılma ve kırılma hareketleriyle yükselmesi olayına dağ oluşumu ya da orojenez denir.

Ova: Engebeliliğin çok az olduğu, düz ya da düze yakın, vadilerle yarılmamış yüzey şekli. Çoğu alüvyonla kaplı düzlüklerdir.

 

Ö

Ökümen: Karaların, yerleşmiş ve yerleşebilir yerleri.

Ölçek: Harita üzerinde bir uzunluğun, yeryüzündeki, gerçek oranı.

Önbölge: Dağ oluşumu hareketinin yönelmiş bulunduğu daha alçak ve daha yeknesak olan.

Örenyeri: Harabe, virane, yıkılmış, terk edilmiş eski yerleşme yerleri.

Östatik Hareketleri: Kara yüzeyindeki buzullaşmaya ve buzulların erimesine bağlı olarak deniz seviyesinde meydana gelen geniş ölçüde alçalma ve yükselme.

Ötrofikasyon: Fazla miktarda organik veya mineral madde içeren göl veya bataklıklarda alg ve diğer bitkilerin aşırı şekilde büyümesi.

 

P

Paleontoloji: Fosilbilim.

Pediment: Dağların eteklerinde aşınma ile oluşmuş hafif dışbükey etek düzlüğü.

Pedoloji: Toprak bilimi.

Peneplen: Kara kütlelerinin çok uzun süren bir aşınma sonucu düzleşmesi.

Periglasyal: Buzul çevresi, buzullarla örtülü bir alanın yakın çevresi.

Permability: Geçirgenlik.

Permafrost: Devamlı donmuş zemin.

Plajioklaz: Bir mineraller grubudur. Kayaç oluşturucu minerallerden, en çok rastlanan olup sodyum, kalsiyum, alüminyum, silisyum gibi birçok katı eriyikten oluşur.

Plankton: Ya pek az olan kendi kımıldayışıyla; ya da deniz akıntılarıyla şuraya buraya sürüklenen, suda yaşayan bütün bitki ve hayvanlarla verilen ad.

Plato: Akarsu vadileriyle derince yayılmış düz ve geniş düzlüklerdir.

Pleistosen: Dördüncü çağın birinci dönemi. Paleolitik yani Eski Taş Çağı’nı karşılar.

Plütonik Kayaçlar: Derinlerde oluşmuş magmatik kayaçlar. İç püskürük kayaçlar.

Podzol Topraklar: Tayga adı verilen iğne yapraklı orman örtüsü altında oluşan, soğuk ve nemli bölge topraklarıdır.

Polye: Karstik bölgelerde kireçtaşlarının çözülmesiyle ortaya çıkan düzlük ova

Ponor: Su-yutan.

Prekambriyen: Kambriyen öncesi, Kanada  ve ABD’deki bütün Kambriyen öncesi kayaçlar.

Piroklasit: Volkanik bacadan patlama ile püskürtülmüş olan volkanik materyaller.

 

R

Radyal Akarsu: Kraterlerin dış tarafındaki koni yamaçlarındaki akarsularda radyal bir sistem göze çarpar. Bunlara radyal (ışınsal) akarsular denir.

Reg: Çöllerde ince materyalin rüzgarlar tarafından savrulup taşınması ve onların yerinde kalan iri materyal. Bunlar iri çakıl ve taşlardan oluşur.

Regolit: Taşların parçalanmaları ile ortaya çıkan, topraktan farklı olarak içerisinde iri elemanlar bulunan ham toprak.

Regrasyon: Denizin çekilip su altındaki alanların karaya katılması.

Rejim: Bir akarsuyun debisinin zamana ve yere göre gösterdiği değişikliklere rejim denir.

Rendzima: Humuslu, karbonatlı toprak.

Resif: Mercanlar, mercan yapılar.

Rippelmark: Kum dalgacığı.

Rüzgar Oyması: Korrazyon.

 

S

Sander: İç buzulların ya da dağ buzullarının dışında, kumlarla, çakıllarla örtülü geniş düzlüklere verilen ad.

Sediment: Akarsu, buz, rüzgar tarafından depolanan ince materyal.

Sekba: Çöllerde ve yarı kurak iç bölgelerde, yağışlı günler veya mevsimlerde kısa bir süre için oluşan sığ ve tuzlu su gölü.

Senklinal: Tabakaların kıvrılarak alçalması.

Set Gölü: Önü herhangi dolgu malzemesiyle kapanmış bir çanak biçimi almış bulunan çukurluklarda suların birikmesiyle meydana gelmiş olan göl.

Sileks: Çakmaktaşı.

Sipolen: Sadece kalsit kristallerinden oluşmuş, doğal bir çimento ile birleşip sertleşmiş kayaç.

Sirk: Buzulun ilk oluşmaya başladığı yerde oluşan küçük aşınım çukurluğu.

Soliflüksiyon: Toprak akması.

Solstis: Gündönümü.

Şerir: Çöllerde, rüzgar savurma alanlarında geriye kalan iri çakıllı ve taşlı alanlar reg, iri kumlarla örtülü alanlar ise, şerir diye tanımlanır.

 

Ş

Şaryaj: Dağ oluşumu sırasında bir kütlenin başka bir kütle üzerinde sürünmesi.

Şelale: Çağlak, çağlayan.

Şelf: Sığ deniz dipleri. Karaları ve adaları çevreler.

Şist: Yüksek sıcaklık ve basıncın etkisiyle ile yapraklaşmış kil taşı. Yaprak kayaç.

Şot: Cezayir ve Tunus’ta tuzlu bataklık.

 

T

Takke Buzulu: Dağların zirve kesimlerini kuşatan buzul.

Talveg: Akarsu yatağının en derin yerlerini birleştiren çizgi.

Tefra: Bütün bilinen volkanik malzeme için kullanılan genel bir terim.

Tektonik: Yerkabuğunun yapısı ve değişmesine yol açan orojenik, epirojenik, volkanizma ve sismik özelliklerini inceleyen bilim.

Terra rosa: Akdeniz ikliminin egemen olduğu yerlerde, karstik çukurluklarda birikmiş, erime ve yıkanma sonucu kalkeri gitmiş, killi, kızıl toprak.

Tjale: Donmuş yer altı.

Tombolo: Kıyı oku ile açıktaki bir adanın karaya bağlanması ile ortaya çıkan şekil.

Toponimi: Yeradı bilimi.

Tortul: Çökelme sonucu oluşan kayaçları ifade eder.

Traverten: Kireç taşının su içerisinde çözüldükten sonra tekrar çökelmesi ile ortaya çıkan çeşitli şekiller.

Tsunami: Merkez üssü, yani ocağı deniz dibinin altında olan depremler, deniz depremi diye tanımlanırlar.

Turba: Turbalıklarda ve bataklıklarda bulunan, kısmen ayrışmış materyalden oluşan yakıt.

Tüf: İçinde yanardağ külü ve kum gibi ince bileşenler bulunan, katılaşmış yanardağ kırıntı taşı.

Tüfit: Yanardağ püskürmesi kırıntıları, tüf ve taş kırıntıları karışımı malzeme.

 

U-Ü

Uc: Ekstrem, nihai. Klimatik anlamı, rastalanabilen en yüksem ve en düşük sıcaklık değerleri.

Ulu Deniz: Okyanus.

Uvala: Düden veya dolinden daha büyük karstik çukur.

Uved: Çöllerde, içinde tesadüfen ve yarı kurak bölgelerde ise, geçici veya mevsimlik olarak su bulunan kuru vadiler.

Uzay: Bütün gök varlıklarının içinde bulunduğu sonsuz boşluk.

Ülke: Bir devletin egemenlik sahası.

 

V

Vadi: Akarsu aşındırması ile oluşan ve tabanında akarsu yatağının ve akarsuyun yerleştiği, sürekli iniş gösteren oluk.

Vaha: Dışa akıştan yoksun, yağışlar son derece az ve yetersiz olan çöllerde, yer altı suyu bulunan ve buna dayanan hayat, yapılmakta olan tarım faaliyeti alan.

Voklüz: Kalın kalker tabakaları arasındaki boşlukları doldurmuş olan yer altı sularının yüzeye çıktığı kaynaktır.

Volkan Bacası: Magmanın yeryüzüne ulaşıncaya kadar geçtiği yola volkan bacası denir.

Volkan Konisi: Lav, kül, volkan bombası gibi volkanik maddelerin üst üste yığılması ile oluşan koni biçimli yükseltiye volkan konisi denir.

Volkan: Yer yuvarlağı içindeki kızgın ergimiş ve katı maddelerin yeryüzüne çıktığı yer.

Volkanizma: Magmanın yeryüzüne eriyik, katı, sıvı ve gaz halinde çıkması olayı.

Volkanoloji: Yanardağ bilimi.

 

Y

Yağmur: Bir yağış türü.

Yağmurölçer: Pluviyometre.

Yalıyar: Deniz kıyılarının adeta dik bir duvar gibi yükselen kayalık yüzeyi.

Yanardağ: Magma maddelerinin yeryüzüne çıktığı veya geçmişte çıkmış olduğu, az çok koni biçimli, tepesinde bir püskürtme ağzı bulunan dağlar.

Yapay Çevre: Değiştirilmiş ve kültür altına alınmış çevre.

Yar: Falez, dimdik kayaç.

Yardang: Orta Asya, çöl bölgelerinde rastlanan, genellikle U profilli ince-uzun yarıntılar ve aralarındaki keskin sırtçıklar.

Yarmavadi: Akarsuyun, iki düzlük arasında bulunan sert kütleyi derinlemesine aşındırması sonucunda oluşur.Vadi yamaçları dik, tabanı dardır.

Yatak: Akan suların meydana getirdiği, yıl içinde ye sürekli ya da geçici olarak suların aktığı yer.

Yerberi: Bir gök varlığının yörüngesi üzerinde dolanım hareketini yaparken, bu varlığın yere en yakın geçtiği noktalar.

Yerbilim: Jeoloji.

Yeröte: Bir gök varlığının, yörüngesi üzerinde dolanım hareketini yaparken, yere en uzak geçtiği noktadır.

Yoğuşma: Su buharının, soğuma sonucu sıvı veya katı duruma geçmesi.

Yumrular: Düzensiz toparlak biçimindeki taşlar.

 

Z

Zaman: Bir işin yapılması için tanınan veya belirlenen yasal süre.

Zelzele: Deprem.

Zemin: Yeryüzünün yüzeyi. Okyanusların tabanı.

Zeolit: Boşlukları, kalker ve alkalen silikatlarla dolmuş bazı cins volkanik kayaçlar.

Zımpara Taşı: Çok sert alüminyum kristallerden oluşan ve parlatıcı ya da aşındırıcı olarak kullanılan kayaç.

 

 

KAYNAKÇA

Genel Fiziki Coğrafya Kitabı = Hayati Doğanay, Ramazan Sever

Genel Coğrafya Kitabı =  İbrahim Güner, Halil Koca, Saliha Koday

Coğrafya Araştırmaları Dergisi

Türk Coğrafya Dergisi

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder